18 Ekim 2011 Salı

6

Mavi – Güçlü olmaktan çok yoruldum.

Sahil – Güçlü müsün?

Mavi – Evet.

Sahil – Belki sana öyle geliyordur, belki de düşündüğün gibi güçlü değilsindir, sen güçlü göründüğünü sanırken hiç de öyle görünmüyor olabilirsin.

Mavi – Bu başkalarının beni nasıl gördüğü ile ilgili bir durum değil, benim kendime karşı nasıl göründüğüm, nasıl durduğum ile ilgili.

Sahil – O zaman, madem bu kadar yoruyor seni bu, bırak!

Mavi – Bırakam. O zaman yıkılırım.

Sahil - …

Mavi – Gerçekten öyle. O zaman yıkılırım…

18.10.2011

17 Eylül 2011 Cumartesi

5

Mavi – Mungan son romanında “En büyük çaresizlik varoluştur.“ diyor.

Sahil – Öyle…

Mavi – Kitaptaki gibi bir dünyada yaşamak isterdim. Anakara’da.

Sahil – Belki bundan sonra böyle bir dünya yaratabilirsin kendine.

Mavi – Belki…

5 Eylül 2011 Pazartesi

4

Erkek – Uzaksın günlerdir.

Kadın – Yazamadım. Yazmak kendini itiraf etmekle eş. Cesaret ve güç gerektiriyor. Ayrıca itiraf edebileceğin bir hayat yaşaman gerek, yoksa ne yazacaksın?

Erkek – Kendini…

Kadın – Sana bir isim buldum bugün. Bana da…

Erkek - ?

Kadın – Sahil. Senin ismin Sahil bundan sonra.

Sahil – Sen?

Kadın – Mavi…

Sahil – Mavi…

Mavi – Sahil…

Sahil – Neden?

Mavi – Şefkati bulabileceğim bir yer gibi bu isim.

Sahil – Ben?

Mavi – Artık sen de öylesin.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

3

Erkek – Bir ismin var mı? Bir ismimiz var mı?

Kadın – Olmalı mı?

Erkek – Hayır.

Kadın – Olacak. İkimize de yakşır isimlerimiz olacak. Zamanı gelince.

21 Ağustos 2011 Pazar

2

Kadın – Hergün görüşecek miyiz?

Erkek – Neden olmasın?

Kadın – O kadar gerçekdışı ki, tedirginim.

Erkek – Gerçek daha mı huzur verici?

Kadın - …

Erkek - …

Kadın – Aslında yokuz.

Erkek – Varken yok gibi hissetmek mi, yokken var olduğunu hissetmek mi? Biz tercihimizi yaptık. Olmayan bir geçmiş ve geleceğin tam ortasında, “şimdi”deyiz. Hiç olmadığımız kadar “şimdi”de.

Aslında ikisi de tedirgindi. Başlangıçların tedirginliği. Birisi için var olmanın, diğeri için yokluğun tedirginliği.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

1

Kadın - Merhaba, dedi.
Erkek - Merhaba, dedi.
Aslında kimin önce merhaba dediği ya da önce kimin kimi gördüğü belli değildi. Öyle bir andı ki, ikisi de emin değildi hiçbir şeyden; belki hiç karşılaşmadılar, belki hiç yoktular. Bildikleri ve emin oldukları tek şey: ikisinin de bir "merhaba"ya ihtiyaç duyduğuydu. Büyük olasılıkla tam o anda karşılaştılar.